12 Ağustos 2010 Perşembe

Abdest

Abdest, Abdestin Farzları, Sünnetleri ve Adâbı

Abdest, belirli organları usulüne uygun olarak yıkamak ve meshetmek suretiyle yapılan temizliktir. Abdest almanın fazileti ve manevî faydaları hakkında sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
"Bir müslüman abdest alırken ellerini yıkayınca elleri ile yaptığı günahları bağışlanır, yüzünü yıkayınca gözleri ile işlediği günahları, başını meshedince kulakları ile dinleyerek işlediği günahları, ayaklarını yıkayınca da ayakları ile yürüyerek işlediği günahlan bağışlanır." (Et-Terğib ve't-Terhib, c. 1,s. 155.)
"Sizden biri eksiksiz olarak abdest alır, sonra da: "Eşhedü enlâ ilahe illellahû vahdehü lâşerike leh, ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlüh" derse, cennetin sekiz kapısı ona açılır, dilediğinden girer." (A.g.e.,c. 1, s. 171.)
ABDESTİN FARZLARI
Abdestin Farzları Dörttür:
1) Yüzü bir kere yıkamak,
2) Elleri dirseklerle beraber bir kere yıkamak,
3) Başın dörtte birini meshetmek,
4) Ayakları topuklarla beraber bir kere yıkamak. Bu farzlardan biri eksik olursa abdest sahih değildir.
ABDESTİN SÜNNETLERİ
1) Abdest almaya niyet etmek,
2) Abdeste Eûzü-Besmele ile başlamak,
3) Evvela elleri bileklere kadar yıkamak,
4) Ağzını misvak veya fırça le yıkamak, yahut da parmakları ile oğmak,
5) Abdest organlarını ara vermeden yıkamak, yani bir organ kurumadan diğerini yıkamak,
6) Yıkadığı azaları iyice oğmak,
7) Ağzına üç kere su alıp her defasında boşaltmak,
8) Oruçlu olmadığı vakit aldığı su ile ağızını iyice çalkalamak,
9) Buruna üç kere su çekmek ve her defasında sol el ile sümkürmek, (oruçlu olmadığı zaman suyu buruna iyice çekmek.)
10) Abdestte azaları yıkarken ve meshederken yukarıda anlatılan sırayı gözetmek,
11) Yıkanan her organı üç kere yıkamak,
12) Abdestte yıkamaya sağ taraftan başlamak,
13) Abdestte elleri ve ayakları yıkamaya parmaklardan başlamak,
14) Sakalı sık olan kimse sakallarını parmakları ile aralamak,
15) Parmağındaki yüzüğü oynatmak,
16) Kulakları meshetmek,
17) Boynu meshetmek,
18) Başın tamamını meshetmek,
19) Parmakların arasını aralamak.
ABDESTİN ÂDABI
1) Namaz vakti girmeden abdest alıp namaza hazır olmak,
2) Abdest alırken kıbleye dönmek,
3) Yüksek bir yere oturmak,
4) Abdestte başkasından yardım istememek,
5) Abdest alırken mecbur olmadıkça konuşmamak,
6) Abdestte suyu israf derecesinde çok kullanmamak, suyu abdest organlarından damlamıyacak kadar da az kullanmamak,
7) Abdestten sonra kıbleye karşı Kelime-i Şehadet getirmek.
ABDESTİN MEKRUHLARI
1) Suyu lüzumundan fazla kullanmak,
2) Suyu bir gerek olmadığı halde normalden az kullanmak,
3) Suyu, abdest organlarına ve yüzüne hızlı çarpmak,
4) Abdest alırken gereksiz yere konuşmak,
5) Pis bir yerde abdest almak.
Abdest alan bir kimse bunlardan sakınmalıdır.
ABDESTİ BOZAN ŞEYLER
Abdestli olan bir kimsede aşağıdaki hallerden biri meydana gelirse abdesti bozulur:
1) Vücudun herhangi bir yerinden kan, irin ve su çıkmak,
2) Ağız dolusu kusmak,
3) Tükürdüğü zaman tükrüğünün yarısı veya daha fazlası kan olmak,
4) Küçük veya büyük tuvalet yapmak, arkadan yel çıkmak,
5) Bayılmak ve sarhoş olmak,
6) Namazda gülmek (namaz dışında gülmek abdesti bozmaz),
7) Uyumak.
ABDESTSİZ YAPILAMAYAN ŞEYLER
a) Namaz kılınmaz.
b) Kur'an-ı Kerim'e el sürülmez,
c) Tilâvet secdesi yapılmaz,
d) Kabe tavaf edilmez. (Kabeyi tavaf için abdestli olmak vaciptir)

Evvelâ kollar dirseklerden biraz yukarıya kadar sıvanır, sonra mümkünse kıbleye karşı ve yüksek bir yere oturulur. "Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya" diye niyet edilir ve "Eûzübillâhimineşşeytanirracîm, bismillâhirrahmânirrahim" okunur.
Eller bileklere kadar üç kere yıkanır, parmak aralarının yıkanmasına dikkat edilir, parmaklarda yüzük varsa oynatılır ve yüzüğün altının yıkanması sağlanır.
* Elleri yıkarken şu dua okunur.

"Elhamdü lillâhi'llezi ceale'l-mâe tahûran ve'l-İslâme nûran..."
"Suyu temizleyici, İslâm'ı da nûr kılan Allah'a hamdolsun..."

Sağ avuç ile ağıza üç kere ayrı ayrı su alınıp her defasında iyice çalkalanır. * Ağıza su verirken şu dua okunur.

"Allahümme e'inni alâ tilâveti'l-Kur'an ve zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetike..."
"Ey Allah'ım, Kur'an okumak, seni zikir ve sana şükür etmek, sana olan ibadeti güzelleştirmek hususlarında bana yardım et!.."


Yine sağ avuca ayrı ayrı su alınarak buruna üç kere su çekilir ve sol el ile sümkürülerek burun temizlenir.
* Burna su verirken şu dua okunur.

"Allahümme erihnî râihate'l-Cenneti velâ turihnî râihate'n-nâr..."
"Allah'ım, bana Cennet kokusunu duyur, Cehennem kokusunu hissetirme!"

Alında saçların bittiği yerden itibaren kulakların yumuşağına ve çene altına kadar yüzün her tarafı üç kere yıkanır.
* Yüzü yıkarken şu dua okunur.

"Allahümme beyyid vechî yevme tebyaddu vücûhün ve tesveddü vücûh.."
"Allah'ım, yüzlerin kiminin ak, kiminin kara olduğu o günde, benim yüzümü ak çıkar!"

Önce sağ kol dirseklerle beraber üç kere yıkanır, yıkarken kolun her tarafı, kuru bir yer kalmayacak şekilde iyice ovulur.
* Sağ kolu yıkarken şu dua okunur.

"Allahümme a'tinî kitâbî biyemînî ve hâsibni hisâben yesîrâ..."
"Allah'ım, kitabımı sağımdan ver, hesabımı da kolay eyle!"

Sonra sol kol dirseklerle beraber üç kere yıkanır. Yıkarken kolun her tarafı, kuru bir yer kalmayacak şekilde iyice ovulur. * Sol kolu yıkarken şu dua okunur.

"Allahümme lâ tu'tinî kitabî biyesârî velâ min verai zahrî..."
"Allah'ım, kitabımı solumdan ve arkamdan verme."

Eller yeni bir su ile ıslatılır. Sağ elin içi ve parmaklar başın üzerine konularak bir kere meshedilir.
* Başı meshederken şu dua okunur.

"Allahümme Ezillenî tahte zilli arşike yevme lâ zılle ilâ zıllü arşik..."
"Allah'ım, Arş'ın gölgesinden başka gölge olmadığı günde, beni Arş'ın gölgesinde gölgelendir..."

Yine, eller ıslatılarak sağ elin şehadet parmağı ile sağ kulağın içi, baş parmağı ile de kulağın dışı; Sol elin şehadet parmağı ile sol kulağın içi, baş parmağı ile de kulağın arkası meshedilir.
* Kulakları meshederken şu dua okunur.

"Allahümme'c alnî mine'llezîne yestemiûne'l-kavle feyettebiûne ahseneh..."
"Allah'ım, beni sözü dinleyip de en güzeline uyanlardan eyle..."

Kalan üç parmağın dışı ile de boynun arkası meshedilir.
* Boynu meshederken şu dua okunur.

"Allahümme a'tik rakabetî mine'n-nâr..."
"Allah'ım, boynumu Cehennem ateşinden âzâd eyle!..."

Önce sağ ayak üç kere topuklarla beraber yıkanır. Yıkamaya parmak uçlarından başlanır ve parmak araları iyice temizlenir.
* Ayakları yıkarken şu dua okunur.

"Allahümme sebbit kademeyye alâ's-sırati yevme tezillu fîhi'l-akdâm..."
"Allah'ım, ayakların sırat üstünde kaydığı günde, ayaklarımı sırat üstünde sabit eyle, kaydırma!.."

Sonra, sol ayak topuklarla beraber yıkanır. Yıkamaya parmak uçlarından başlanır ve parmak araları iyice temizlenir. Abdest bitince ayata ve kıbleye karşı Kelime-i Şehadet okunur.

İBADET

İbadet, Allah'a saygı ve teslimiyettir. Bizi yoktan var eden sayısız nimet veren, yaratılmışlar arasında seçkin bir duruma yükselten Yüce Allah'a karşı bir şükür ve teşekkür görevidir. İnsanın böyle bir görevi yerine getirmesi, yaratılışının bir gereğidir. İbadetler, insanı Allah'a yaklaştıran en güzel amel, bir insanın dünyada ulaşabileceği en yüce makamdır. İbadetler ruhu yüceltir, kalbi ve düşünceyi kötü duygulardan uzaklaştırır. İbadetler aynı zamanda inancımızı güçlendirir ve korur, insanlar için büyük bir ihtiyaçtır.
İslâm'da ibadetler üç şekilde olur:
a) Bedenle olur: Namaz, Oruç gibi.
b) Mal ile olur: Zekât gibi.
c) Hem mal ve hem de bedenle olur: Hac gibi.
İbadet üç düşünce ile yapılır:
1) Allah'a; İbadet Ve Saygıya Lâyık Tek Varlık olduğu İçin İbadet Etmek.
Hiçbir karşılık beklemeden yalnız Allah'ın emrini yerine getirmek maksadıyla yapılan böyle bir ibadet, ibadetin en yüksek derecesidir. Bu dereceye hadiste "ihsan" derecesi denir. Cibril hadisinde, Cebrail aleyhisselâmın Rasûlullah (s.a.s) ve sorduğu sorulardan birisi de "ihsan" olmuştur. Hz. Peygamber buna şöyle cevap vermiştir; "İhsan; Allah'a sanki O'nu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da O seni görmektedir" (Müslim, İmân, 5, 6; İbn Mâce Mukaddime, 9). Dolayısıyla İslâm'da ibadet insanın bütün davranışlarını kapsar.
2) Cennete girmeyi Umarak Veya Cehennemden Korkarak İbadet Etmek.
Bu düşünce ile ibadet yapan kimse Allah'ın emrini yerine getirmiş olur. Ancak insan; ibadeti, böyle menfaat düşüncesi ile değil yalnız Allah için yapmalıdır.
3) Dünyada Bir Yarar Sağlamak Amacıyla Gösteriş İçin İbadet Etmek.
İbadetin en aşağı derecesi budur. Buna ibadet demek bile doğru değildir. Çünkü Allah için yapılmayan ibadetin hiç bir değeri yoktur.

Mükellef Kime Denir?
Erginlik çağına gelen akıllı insanlara mükellef denir. Bir fıkıh terimi olarak; "İslâmî emir ve yasakların muhatabı olan ve bunlara uymakla yükümlü bulunan kimse" demektir.
Mükellef, dinin emirlerini yapmak ve yasaklarından sakınmakla sorumludur. Mükellef olabilmek için insanda iki şartın bulunması gerekir;
1- Akıllı olmak,
2-Erginlik çağına gelmek.
Dinî emir ve yasaklara muhatap olabilmesi için kişinin akıl ve fizik bakımından belli olgunluğa ulaşması gerekir.
Akıllı olmayan deliler ile erginlik çağına gelmemiş çocuklar mükellef değildirler.
Erginlik (büluğ) çağı, çocukların vücut yapılarına ve iklim şartlarına göre değişir. Erginlik erkek çocuklarında oniki ile onbeş, kız çocuklarında dokuz ile onbeş yaşlan arasında olur. Onbeş yaşını bitirdiği halde kendisinde erginlik belirtileri görülmeyen çocuklar erkek olsun, kız olsun erginlik çağına gelmiş sayılır ve dinin emir ve yasaklarına uymakla mükellef olurlar.
Mükellef İle İlgili Hükümler
Mükellefle ilgili hükümler sekizdir. Bunlara "Ef'al-i Mükellefin" denir:
1) Farz:
Dinimizce, yapılması kesinlikle emredilen şeye farz denir. Namaz kılmak, oruç tutmak ve zekât vermek gibi.
Farzın Hükmü: Farz olan görevleri yapan, karşılığında sevab kazanır. Özürsüz olarak yapmayan azabı hak etmiş olur. Farzı inkâr eden dinden çıkar.
Farz İki Çeşittir:
a) Farz-ı Ayın: Her mükellefin yapması gereken farz demektir. Beş vakit namaz kılmak gibi.
b) Farz-ı Kifaye: Bazı mükelleflerin yapması ile diğerlerinin yapması gerekmeyen farz demektir. Cenaze namazı kılmak gibi. Bazı müslümanlar bir ölünün cenaze namazını kılarsa farz olan görev yerine getirildiğinden, diğer müslümanların ayrıca o ölü için cenaze namazı kılmaları gerekmez.
2) Vacib:
Farz kadar kesin olmamakla beraber kuvvetli bir delil ile yapılması emredilen şeye vacib denir. Bayram namazı kılmak, fıtır sadakası vermek ve kurban kesmek gibi.
Vacibin Hükmü: Vacipleri yapan sevab kazanır. Özürsüz olarak yapmayana azap gerekir.
3) Sünnet:
Farz ve vacipten başka Peygamberimizin ibadet niyetiyle yaptığı şeye sünnet denir.
Sünnet İkiye Ayrılır:
a) Sünnet-i Müekkede: Peygamberimizin çoğu zaman yaptığı, pek az yapmadığı sünnete Sünnet-i Müekkede denir. Sabah, öğle ve akşam namazlarının sünnetleri gibi.
b) Sünnet-i Gayri Müekkede: Peygamberimizin ara sıra yaptığı sünnete Sünnet-i Gayri Müekkede denir. İkindi namazının sünneti ile yatsının ilk sünneti gibi.
Sünnetin Hükmü: Sünnetleri yapan sevab kazanır. Peygamberimizin şefaatine nail olur. Sünneti bile bile terk edenler azarlanır.
4) Müstehab:
Peygamberimizin bazen yapıp, bazen de yapmadığı şeye Müstehab denir. Kuşluk namazı kılmak gibi.
Müstehabın Hükmü: Müstehab olan şeyleri yapan sevab kazanır, yapmayan azarlanmaz.
5) Mubah:
Mükellefin yapıp yapmamakta serbest olduğu şeylere mubah denir. Oturmak, yürümek ve uyumak gibi.
Mübah'ın Hükmü: Mübah'ı yapan sevap kazanmaz, yapmayan da günah işlemiş olmaz.
6) Haram:
Dinimizce yapılması kesin olarak yasaklanan şeye Haram denir. Haksız yere adam öldürmek, hırsızlık yapmak, içki içmek, kumar oynamak, domuz eti yemek, anne ve babaya karşı gelmek gibi.
Haramın Hükmü: Haramı işleyene ceza ve azap gerekir. Allah korkusundan dolayı haramdan kaçınan sevab kazanır. Haramı inkâr eden dinden çıkar.
7) Mekruh:
Haram kadar kesin olmamakla beraber, dinimizce yapılmaması istenen şeye mekruh denir.
Mekruh İkiye Ayrılır:
a) Kerahet-i Tahrimiyye=Harama Yakın Mekruh: Vacipleri yerine getirmemek gibi.
Hükmü: Böyle bir mekruhu işlemekten sakınan sevab kazanır. Yapan günah işlemiş olur.
b) Kerahet-i Tenzihiyye=Helâla Yakın Mekruh: Sünnet ve müstehapları yapmamak gibi.
Hükmü: Bu gibi mekruhlardan sakınanlar sevab kazanır, işleyenlere ceza gerekmez.
8) Müfsid:
Başlanmış olan bir ibadeti bozan şeylere denir. Namaz kılarken konuşmak, oruçlu iken bilerek yiyip içmek gibi. Konuşmak namazı, yiyip içmek de orucu bozar.
Hükmü: Özürsüz olarak ve bile bile ibadeti bozmak azabı gerektirir.