25 Eylül 2009 Cuma

Öfke Halinde Yapılacak Dua !!!

"Allahümmağfirli zenbi ve ezhib gayza kalbi ve ecirni mineşşeytan"

(Allah'ım! Günahımı affet, kalbimin öfkesini gider ve beni şeytandan koru)
(Nevevi, el-Ezkar; 268)

Allah Resulü (S.A.V) Efendimiz kızan kimsenin abdest almasını, ayakta ise oturmasını, oturuyorsa yatmasını tavsiye buyurmuştur.

ÖFKEYİ YENMENİN ÇARESİ

Bizim bu söylediklerimiz, öfkenin sebeplerini yok etmek ve kabarmasını önlemek içindir. Bu bakımdan öfke kabardığı zaman teenni ile hareket etmek farz olur ki öfkenin sahibi, kötü bir şekilde onu icra etmeye mecbur olmasın. Öfke kabardığı anda, ancak ilim ve amel macunu ile tedavi edilir. İlim ise altı kısımdır.

1. Bizim bundan sonra, öfkeyi yutmak, affetmek, hilm göstermek, eziyet ve meşakkatlere göğüs germek hakkında zikredeceğimiz sözler

düşünmektir. Dolayısıyla onun sevabını elde etmeye teşvik edilmiş olur. Bu bakımdan öfkeyi yutmaktan elde edilen sevaba karşı isteği olan kendisini intikam almak suretiyle gönlünü rahat ettirmekten meneder ve dolayısıyla kabaran öfkesini söndürür.

Mâlik b. Evse b. Hadsan20 şöyle anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh) bir kişiye kızdı ve onun dövülmesini emretti. Bu kişi Hz. Ömer´den ´Affet! İyiyi emret ve cahillerden yüzçevir!´ (A´raf/199) ayetini okumasını istedi. Bu isteğine karşılık Hz.

Ömer (radıyallahu anh) ayeti okudu, ayet hakkında derin derin düşündü. Çünkü Hz. Ömer, kendisine Allah´ın Kitabı okunduğu zaman kıpırdamadan dururdu. Allah´ın Kitabı hakkında çok düşünürdü. Bu bakımdan Hz. Ömer, bu ayet hakkında da düşündü ve adamı serbest bıraktı".

Ömer b. Abdüiaziz bir adamın dövülmesini emretti. Sonra o adam ´Öfkelerini yutarlar´ (Alu İmran/134) ayetini okudu. Bunun üzerine Ömer, hizmetkârına ´onu serbest bırak´ diye emretti.

2.Nefsini Allah´ın azabıyla korkutmaktır. Şöyle ki: ´Allah´ın bana karşı olan kuvvet ve kudreti benim bu insana karşı olan kuvvet ve gücümden daha büyüktür. Eğer ben bu insana öfkemin icabını

tatbik edersem, Allah Teâlâ´nın da kıyamet günü affedilmeye en muhtaç olduğum bir anda, öfkesini benim hakkımda tatbik etmeyeceğinden emin değilim´ demelidir.

Allah Teâlâ, kadîmkitaplarından birinde şöyle buyurmuştur:
Ey Âdemoğlu! Öfkelendiğin zaman beni hatırla ki ben de öfkelendiğim zaman seni hatırlayayım ve yok edilecekler arasında seni yok etmeyeyim.

Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Vâsı´ı bir iş için gönderdi. Vâsı´ gecikti, geldiğinde Hz. Peygamber kendisine şöyle dedi:

Eğer kısas olmasaydı, kesinlikle senin canını yakardım. Burada ´Kıyamet´teki kısas olmasaydı´ denilmek istenmiştir.

Denildi ki, "İsrailoğulları´nda yanında bir hakîm bulunmayan hiçbir padişah yoktu. Padişah öfkelendiği zaman o hakîm, padişahın eline bir sahife tutuştururdu. O sahifede şunlar yazılıydı: Fakire acı! Ölümden kork! Âhireti an! Padişah, öfkesi dininceye kadar o sahifeyi okurdu".

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.